Mavi Gece Kitap Yorumu

 

Hayatı ya siyah görürüz ya beyaz. İyi ya da kötü, zeki ya da aptal. Başka türlüsü yokmuş gibi hissederiz ama hayat bundan daha fazlasıdır. Bir insan iyilik kadar kötülükte barındırabilir içinde. Herkes biraz zeki biraz aptaldır sonuçta. Ve hayat… Sadece siyah beyaz değil mavi de olabilir.

Gece yaz tatilini geçirmesi için zorla Türkiye’ye gönderilmiştir. Tanımadığı insanlarla üç ay geçirmesi gerekirken onun tek istediği şey yasını tutmak ve bunu yaparken annesinin ona destek olmasıdır. Hayat istediklerimiz konusunda bencildir. Kendi isteklerine göre hareket eder. Emir ise Yeraltı’nın en popüler isimlerinden biridir. İkisinin yolları kesişince karanlıklar aydınlığa değil maviliğe çıkar.

Kitabın seveni kadar sevmeyeni de var. Ben hangisindeyim? Bu soruya en son cevap vereceğim. Kitabı bir günde bitirdim yani çok akıcı olduğunu belirtmeliyim. Yine de kitap bittiğinde eksik kalmış gibi hissettim. Yani bazı olayları “Eee nereye bağlanacak bu şimdi?” diyerek okudum. Olayları bir şekilde kesiştirmiş olsaydı yazar eminim ki daha çok severdim. Beni çok tatmin etmedi bazı olaylar ve sonuçları. Bunun dışında yazım dilini sevdim. Sizi asla rahatsız etmiyor yazım. Bazı yerlerde yazım hataları vardı ama bunlarda ilk başta rahatsız etse de sonradan ortadan kalktı.

Karakterlere gelecek olursak öncelikle Emir ile başlamak istiyorum. Emir karakterini çok sevdim. İlk başta bir kötü çocuk hikayesi mi okuyacağız acaba dedim fakat sonradan kalbimi çalmayı başardı. Sert karakterinin altındaki kırgın ruhu kısa bir an bile olsa görmemiz hoşuma gitti. Sadece kendisini bu şekilde saklarken insanlara önyargıyla yaklaşıp, onları yaşam tarzlarıyla yargılamasına sinirlendim. Gece karakterinin çoğu zaman güçlü duruşu sevdiğim şeylerden biriydi. Herkese çok çabuk güvenmesi bana kendimi hatırlattı. Bu yüzden çok kızdım karaktere. Hande ve Giray’ı daha fazla tanımak isterdim. Hikâyede varlar ama yoklar gibi. Ve Ulaş… Ulaş’ın hikayesini de tam anlamıyla merak ediyorum açıkçası. Mutluluğu bulabildi mi bir yerlerde? Bir yerlerde onun ruhunu gören birileri var mıydı? Tuna karakteri için yorumumu Rüzgâra Dokunmak kitabına saklamak istiyorum.

Kitabın sadece aşk içermediğini belirtmem gerek. Aksiyon asla eksik olmuyor hayatlarından. Bu da aslında hikâyeyi sıkılmadan okumanızı sağlayan en büyük etkenlerden biri. Emir ve Gece gerçekten birbirlerine çok uygun bir karakter çiftiydi. Sırf onları tanıdığım için bile okuduğuma memnunum. Yani evet sorumuza geri dönecek olursak kitaba âşık oldum diyemem elbette ama bende seven taraftayım.

Siz Mavi Gece’yi ya da yazarın diğer kitaplarını okudunuz mu? Okuduysanız siz hangi taraftasınız?




"İnsanların hakkımda söyledikleri, beni ben yapmaz," dedi aramızda bir nefeslik mesafe bırakırken. "Beni kendim yapan tek şey burada." Elini yavaşça şakağına koydu. "Ve burada." Kalbine dokunuyordu. Şaşkın ve heyecanlı bakışlarla onu izledim, sanki büyülü bir anın içindeydik. "Ve sen..." dedi aynı yakıcı bakışlarla bana bakarken. "Hislerini ve düşüncelerini biraz özgür bırakmalısın. Onları içine hapsetme." 

"Hapsetmiyorum," dedim titremesine engel olamadığım sesimle. Buna inanmadığını belli eden bir ses çıkardı. 

"Onları özgür bıraksaydın eminim yüzüme bir tokat atıp neden seni öptüğümü ve neden hiç yaşanmamış gibi davrandığımızı sorardın," dedi. "Yapmadın. Çünkü korkuyorsun." 

"Senden neden korkayım ki?" dedim aciz bir şekilde. Söylediklerinin doğruluğu içimi parçaladı.

"Benden korktuğunu kim söyledi?" Elini kalbime götürdü. Nefesim kesilmişti. "Korktuğun kişi sensin. Birine güvenmekten, onu kaybetmekten korkuyorsun. Yalnızlığa mahkûm olduğunu sanıyorsun."



"Hayatımın bütün gecelerini maviye boyar mısın, Gece? Eğer müsaitsen evlenebilir miyiz?"





Yorumlar

Popüler Yayınlar